Moldova’da sabun, şampuan, peçete, havlu kağıt ve tuvalet kağıdı satıyorum. En ucuz malları gönderiyorum. Mağazalar bomboş, para veremiyorlar, küçük kulübeler veya büfe benzeri üzerinde bir şemsiye olan küçük tezgahlar sokak aralarında. Satıcılar taburelerin üzerinde. En çok kola, fanta, bira ve sabun satılıyor, tuvalet kağıdı bulunmuyor bile.
Mallarımız pazarlara dağıtılıyor, hafta başı para toplanıyor. Yeni mal veriliyor, hafta boyu satış sürüyor. Israrla ucuz tuvalet kağıdı isteniyor.
Başladık tuvalet kağıdı aramaya, İstanbul Kasımpaşa’da Hasan Aslan adında ilginç bir tornacı var. Onun elinde bir miktar tuvalet kağıdı olduğunu öğrendik. İki TIR kadar malı var, fiyatı da iyi, ambalajı biraz bozuk. Birisine tuvalet kağıdı sarma makinası yapmış, parasının yerine kendisine kağıt verilmiş, o da satamamış, biz satın aldık. Sohbet sırasında bu kağıtların eski sahibi olan Lider Kağıtçılığın, teşvik belgesinin de, tuvalet kağıtlarını ihraç edilemedikleri için kapatılamadığını anlatıldı.
Kağıdın yapıldığı ve makinaların olduğu yere, Levent’e gittik. Toz toprak içinde jumbo rulo bobinler, masuralar, naylonlar, ambalajlanmış tuvalet kağıtları deponun her yerini kaplamıştı.
Hemen anlaştık, mevcut ham kağıtları işledik, tuvalet kağıdı yaptık, iki haftada tüm kağıtlar bitti. Sorduğumda ham ruloları önceden sattıklarını söylediler. Bana satılan ucuz tuvalet kağıtları ile ihracat taahhüdünün ancak bir kısmını karşılamıştım. Ancak yine de teşvik belgesi kapatılamamıştı.
307
“Abi, sen kendine ham kağıt bul, tuvalet kağıdını yap, bizim ihracatı kapat” demesin mi? Bir miktar para istedim. İlk partide parayı ödediler. İkinci partiye gelince, “Abi, sana Silivri’de arsa verelim”, üçüncüde Kumburgaz, 4-5’de Marmara Ereğlisi, 6-7’de Gelibolu denize sıfır imarlı, projeli arsalar aldım.
Moldova’ya tuvalet kağıdı satalım derken artık tuvalet kağıtçı olmuştum.
Yunanistan’dan ham rulo kağıt almaya başladım. Liderin makinalarını kullanıyorum ya, onların ihracat taahhüdü bitince, habersiz makinaları satmasınlar mı, ortada kaldık. Hasan Aslan’a döndüm. Hasan Usta, İtalya’ya fuara gitmiş, fuarda “Convekta” marka tuvalet kağıdı sarma makinesını izlemiş, onu götürenlere bu makineyı çalışırken bana gösterin demiş, öyle bir usta ki, makineyı çalışırken görürse kurşun kalemle çiziyor, sacı, demiri kesiyor, büküyor, aynısını yapabiliyormuş, olur mu öyle şey, güldüm, geçtim. Hasan usta “Nadir abi istersen sana bir makine yapayım” demesin mi? Boş bulundum “Yap, be!” deyiverdim.
“Abi bana güven, ben İtalya’da Convekta firmasının makinesını fuarda gördüm. Gece bekçiyi ayarladılar, bana makineyı çalışırken iki saat incelememi sağladılar, dönüşte Liderin makinalarını yaptım” dedi, şaşırdım. İnanılır gibi değildi. Çok küçük bir para verdim. Malzeme ve parçaları aldı. Gofraj dedikleri kabartma işini daha iyi yapan bir makine ortaya çıkardı. “Gel abi makine hazır” dediğinde, atölyede “konvektürk” adlı bir makine çalışıyordu.
Yunanistan’ın Elina firmasından bu arada Moldova mahalle pazarları için tuvalet kağıdı, Türkiye için de tuvalet kağıdına ham jumbo ruloları alıyordum. Makine de hazır…
308
Moldova’ya Lider’in ucuz tuvalet kağıtlarından sonra, Elina’nın tuvalet kağıtlarını verince Pazar hareketlendi. Bizim mal ihracat taahhüdü için yapıldığından, ambalaj ve gofrajı biraz zayıftı. Yunanlının ki ise, bomba gibi idi. Moldovalılar hemen Elina’ya yöneldiler. Atlamıştık, biz imalata başlarsak başka marka ile piyasaya mal sokamazdık.
Hemen ustalara çakma Elina ambalajını hazırlattım. Moldova için her hafta bir TIR Yunanistan’dan Elina tuvalet kağıdı alacak ve iki TIR’da Türkiye’den çakma Elina tuvalet kağıdı gönderecektim. İşe başladık, Pazar müthiş oldu, Kişinev’de tuvalet kağıdına hakimim, her şey çok iyi.
Bu arada İstanbul’da ilk büyük gross marketi açmış METRO. Onlara tuvalet kağıdı vermek istiyoruz, numune diye götürdüğümüz, Moldova’ya ihraç paketlerimizi çok beğendiler. Bunu alalım dediler. Başladık satmaya, ambalaj İngilizce ve çok gösterişli, tuvalet kağıdımızda Yunan malı, makine Hasan Usta’dan, gofrajı fevkalade iyi. Mal beğenildi, kapışılıyor. İstanbul’da da yok satmaya başladık.
Bir gün Metro’dan beni çağırdılar, Yunan Elina firması, Elina markasını kullandığımız için ihtar çekmişti. “Eyvah” dedim. Yazıyı önüme attılar. Tescilli markanın kullanıldığını, hangi sebeple kullandığımızı ve derhal kullanımdan vazgeçmemizi istiyorlardı. Yetkililer önünde tatsız bir duruma düşmüştüm. “Bu doğru değil, benim kendi üretimim, yarın kapasite raporunu getiririm. Ayrıca Elina tuvalet kağıdı markası benim markam, “ELİ”, Elibol’un, “NA”da Nadir’in kısaltmasıdır, ELİNA Nadir Elibol demektir” deyiverdim. Şaşırdılar. MNT Mineral İth. Ve ihr. Firmasının sahibi Nadir Elibol idi. Sessizce bu olaydan kurtulduk. ELİNA ismini derhal bıraktık, panter mi, leopar mı bir isimle satışa devam
309
ettik. Ancak bu olaydan sonra Elina firması, bize jumbo rulo kağıt vermeyi kesti.
Tam Türkiye’de ve Moldova’da para kazanacak iken, ham madde sıkıntısına düşmüştük. Ham jumbo rulo tuvalet kağıt bulamaz olmuştuk, piyasa yeni marka istemiyordu. Bulgaristan’da ham kağıt aradık, Rusya’dan getirmek istedik, olmadı. Moldova’ya malı vermemiz güçleşti.
Tuvalet kağıdı işi bitti.
Tek kazancımız imalatçı olarak Liderin ihracat taahhüdü kapatılırken, bize verilen arsalar idi.
1994-1995 yıllarında bana verilen bu arsaları ben hiç görmedim. Merak bile etmedim, yıllar sonra bir kefaletim nedeniyle, Toprakbank beni icraya verdi. Toprakbank TMSF’ye devredilince, bu kez TMSF benim mallarıma göz dikti. Binlerce dolar değerindeki kimi denize sıfır 9 arsam ihale ile satıldı. Sonradan öğrendim ki, Silivri’de denize sıfır imar ve ruhsatlı 485m2 villa arsası, 2009 yılında 1.315.-TL’ye satılmıştı.
TMSF’ye kızamadım, güldüm geçtim. Tuvalet kağıdı ile b..ktan bir işle uğraşmıştım, sonu da öyle olmuştu.
310