Bizlere göre çok uzun süren bir muavinlik döneminin son günlerinde idik. Yavaş yavaş, bize selam verenlerin sayısı artıyor, koridorda karşılaştıklarımız bize “Günaydın, Nadir Bey” falan diyorlar. Tek tük te olsa odasına çaya davet edenler bile oluyordu. O zamanlar koridorda pek selam veren olmaz, hatta sen duvara doğru yaklaşır ve yürüyüşünü yavaşlatırken, onlar sanki muavini duvarda bir tablo da, asılı duruyorsunuz gibi, farkında bile olmadan yanından yürür geçerlerdi. Böyleydi, biz de hiç alınmaz, umursamazdık.Koridorun başında iseniz, karşıdan gelen de rahmetli Mehmet Ali Devecioğlu, İhsan Akın veya Hidayet Karagül ise saate bakar gibi yapar, hemen sanki acele bir iş aklımıza gelmiş gibi geri döner veya koridorun köşesinden ani bir dönüşle kaybolurduk.