Kitabın Söylettikleri

Kitabın orijinal adı “Of God and Madness” “Tanrıya ve Deliliğe Dair” yazarı Toksöz B. Karasu, ABD’de yaşayan akademisyen bir Türk yazar. Kitabın Türkçe adını “Yahudi Efendi” koymuşlar. Vahdettin’in Yahudi bir cariyeden olma oğlunun anıları dile getiriliyor. Osmanlı kültürüyle, çok kültürlülükle büyümüş, İstanbul, Paris, Nice ve Kudüs’te yaşamını sürdürmüş “Adam”ın anıları anlatılıyor. Aslında Müslüman, Hıristiyan ve Musevi toplumlarında yaşanan; dolayısıyla, farklı hale getirilmiş, ortak ve birbirinin devamı inançların etkisiyle şaşırmış bir insan, “Adam” anlatılmaktadır.

Kardeş İnançlar

Rönesans ve reform yüzyıllarında eski Yunan Uygarlığı’nın pek çok yapıtının Avrupa dillerine tercüme edilmesiyle, Avrupa medeniyeti, karanlıklar içinden kurtulurken; şükran nişanesi olarak ta; Yunan ve Latin Kültürü’nün üstünlüğünü yıllarca dile getirdi ve savundu. Zaman geçtikçe Yunan Uygarlığı’nın bilgi kaynağının; Orta Doğu vasıtasıyla veya doğrudan Mısır Uygarlığı’ndan oluştuğunu ve geliştiğini farkettiler. Bu kez gözleri Mısır ve Orta Doğu’ya çevrildi. Yıllarca Mısır hiyeroliflerinde metinler çözülmeye çalışıldı, gerçek bilgi kaynağı, gün ışığına çıkmıştı. Ancak; Avrupalının düşüncesi yine bulanıktı, inançlarının kaynağı olan, eski ve onun devamı yeni ahitlerde adı geçen, bilinmeden ve doğrudan kabul edilen eski uygarlıklar ve şehirler merak uyandırmaya başladı.

Korkma, Ümit Et!

Önce Ümitle tanışalım;

Ümit; kolayca tanımında insanın beklentisi ve umduğudur. Beklentisi ve umduğu denilince, devreye hemen zaman giriyor; yani yaşadığı andan sonraki zaman, daha doğrusu, yarın! Demek ki umut yarın olacak. Peki! Dünden ve düne dair ümit olabilir mi?

Okuma Tiyatrosu – Mabet Arıyorum

I.SES

“Ne oluyordu?”, “Neden, durmadan, nefes almadan yürüyorduk?” Kral, mabette, tam öğlen vakti bizi bekliyordu. Geçmişte de böyle olmuştu, bu Moriah Dağı’na yine akın akın gelmişler, bu mabedin temelini atmak için. Yedi yıl çalışmış, taş taşımış, duvar çıkmış, mabedi tamamlamışlardı. yalnızca “yaz dönümünde sağ mıyız?” “Güz dönümünde ne hasat ettik?” diye çağırırlardı. “Sonra ne oldu?” Sonra, ne onları, ne de bizi arayan oldu, Yoksa savaşa mı giriyorduk?