Galatlar, Yollarda…

Evet, Galatlar’ın şimdi Balkanlardan Anadolu’ya geçiş ve oraya yerleşme serüvenine dönelim;

Galatlar, sağlam kültürleriyle Anadolu’ya geçecek, Sakarya-Kızılırmak arasında öncekiler gibi, sonrakilerle kucaklaşacak, şekillenecek ve sonra yolu üzerinde belki şövalyelere yol göstererek, ama haçlıların Kudüs’e geçişinde sessiz duracaklardı. Sonra da Şaman Türklerin yeni öğrendikleri Müslümanlıklarına Anadolu’da kucak açacaklardı. Doğu Avrupa’da üç boyla ilerlediler, kılıçları kınından çekilmişti, kan dökülüyordu. Druidler kelt dünyasının hemen her yerindeki gerilimi biliyor ve Romalılardan duydukları Asya’nın stepleri için dağları aşıyorlardı. Tektosag’lar, Tuna Vadisi’ne inmişti.

Galatlar

Dünya kültürüne görünmez ancak büyük etkisi olan ve çok az bilinen tüm Avrupa, Asya ve özellikle Anadolu kültürüne büyük katkısı bulunan ve halen geleneklerini pek çok insan topluluğunda sürdüren Keltler’den ve Anadolu’daki adlarıyla Galatlar’dan söz edeceğim. Neolitik çağın sonun İ.Ö. 1800 yıllarında bugünkü Fransa’da Ren nehrinin doğusunda Proto-keltler adıyla yaşarken; İ.Ö. 900’lerde Alp Dağlarındaki topluluğun ülkelerine saldırmasıyla İ.Ö. 500’e kadar bu toplulukla iç içe geçerek, İsviçre’nin Neuchatel Gölü’nün doğu ucundaki La Tene’de tarihe geçecek yeni kültürlerini yaratmışlardır.

Galatlar : Sakarya – Kızılırmak Arası

Galatlar; Eski Avrupa’nın M.Ö. 900-500 arasında Fransa-İspanya-İtalya’da yaşayan kelt halkının Balkanlardan Anadolu’ya gelen ve Kızılırmak-Sakarya arasına yerleşen grubudur. Galatlar, Keltik düşünce ile Hıristiyanlık öncesinde Druid dedikleri rahipleriyle, tıpkı Türklerin Şamanları gibi pratik dinsel işlevlerini yürütmekte iken; Anadolu’ya geldikleri M.Ö. 300’lerde mevcut frig halkı ve sonrasında Romalılar ile birlikte yaşamışlardır. Friglerin ve özellikle Anadolu tanrılarının inançlarına gösterdikleri hoşgörü ile Anadolu’da inançların akılcı yolla seçilme ve gelişmesine yardımcı olmuşlardır. Roma’nın Anadolu tapımlarını bir araya getirme gayreti ve tek din oluşturma girişimine rağmen, özerk ve özgür tavırlarıyla tüm inançlara Anadolu’da filizlenme imkanını sağlamışlardır. Anadolu’ya gelen ilk Hıristiyanların göksel baba deyimleriyle tuzağa düşerek, Yahudilerin Hıristiyanlığı geliştirmesine yardım etmişler ve  tanrıları ile birlikte Roma’nın çöküşüne neden olmuşlardır. Bizansın önce oluşumunda, daha sonra da doğunun etki ve baskısından korunmasında, güçlü bir kale gibi görev yapmışlardır. Sasaniler, Persler ve Arap Müslümanların Anadolu’ya girişlerinde, daima daha önce yaptıkları gibi, onlara karşı da diğer inançları himaye etmişlerdir.

Size Hayranım

12 Eylül 1980, askeri darbe ile sözüm ona sağ sol olayları önlenmiş, Devlet Atatürkçü bir çizgiye geri getirilmeye çalışılmış, ancak yıllar sonra göreceğiz ki, solcular öldürülürken, yok edilirken, sağcı denilen ülkücüler de hapisler de sürünürken, dinciler daha sonraki yıllarda FETÖcü olacakların yayılacağı ve gelişeceği bir zemin hazırlanıyormuş. Genel Kurmay ve Millî Savunma Bakanlığı’nda askerlik yapınca, pek çok paşa ile karargahta çalışma imkanı buluyorum. Askeri darbenin önemli simalarından MSB Müsteşar Yardımcısı Korgeneral İsmail Hakkı Akansel ile Dış Tedarik Şubesi’nde (önemli) asteğmen olarak mesai yapmışım. Askerlik bitince büyük bir heyecan ile Bakanlıktaki Müfettişlik görevime dönüyorum. Teftiş Kurulu’nda ilk günlerim, müfettiş Atilla Koruyan Personel ve Eğitim Genel Müdürü oluyor, yanına tedviren Personel ve Eğitim Genel Müdür Yardımcısı olarak beni atıyorlar.