Her kitapta mutlaka bir önsöz bölümü olur ya; ben de bu nedenle, bu kitaba da yazılması gerekir diye düşündüm. Ancak bu anı kitapçığına “önsöz” yerine “GEÇMİŞ SÖZ” başlığı daha uygun olacaktı, anlattıklarımıza geçmişe dair idi.
Yine de “önsöz” yazalım istedim. Çoğu unutulmuş veya hatırlanmak istenmeyen veya yaşayanları da ölünce tarihin çöplüğü içine karışıp gidecek olan bu anılarda adı geçenlerin hepsinden bir “ÖN ÖZÜR” dilemeliyim. Çünkü, benim anılarımda yer alan tüm yaşayanlardan; onların izni olmadan bu ortak anıları sizlerle paylaşıyordum.
“SEVGİYLE, SAYGIYLA, HASRETLE, MİNNETLE ÖZÜR DİLİYORUM”
İyi veya güzel, zor veya kolay, üzücü veya sevinçli bu olayları birlikte yaşadıklarıma minettarım. Onlar olmasa bu anılar olmazdı, hayatım böylesine yaşanmamış olurdu.
Kitabın adı da “RÜZGAR GİBİ GEÇMEDİ.” Evet! Kimse için hayat, kolay ve ucuz değil, ancak hayat her şeye rağmen mükemmel ve çok değerli.
Yaşayanlara minettarlığımızı bildirdik, ama bu anıları benle yaşayıp aramızdan ayrılanlara ne demeli? Onlar aramızdan ayrılsalar bile, bu anılarla yine bizimle birlikte yaşıyorlar, değil mi? Onlara da rahmet ve şükran…
Hatırlamak için tek çare gülmek idi, çok acı, çok derin ızdıraplar bile, ancak gülerek geri çağrılabiliyordu. Ben de böyle yaptım, sizler de gülün istedim, çünkü anıların hepsi eskide kaldı ve şimdi tamamı yalnızca gülümsemeyi hak ediyor, çok
3
önemli zannettiklerimiz yalnızca birer virgül imiş, hayat cümlesine nokta konulana kadar.
Hayata tebessüm edin! Dün, dünde kalsın! Sağolanlarla bugünü, yeni anıları yaşayın.
Bu çalışmada özel bir teşekkür de sevgili eşim Meral Elibol’a. Sabırla, bazen gülerek, bazen ağlayarak anıları bilgisayara taşıdığı için…
Bir teşekkür de duygularımı ve heyecanımı değiştirmeden, sayfalar dolusu düzeltme ve redaksiyonları için Elbirle Gönülal ve Süha Mirahur’a…
Bir teşekkür de bu anıları okuyan sizlere…
Nadir Elibol 21.11.2013